Tahkim Hukuku Bağlamında Hakemlerin İtirazın İptali Davaları ve İcra İnkar Tazminatı Konularında Hüküm Vermeleri Konusunda Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 14.12.2000 Tarih VE 2000/5610 E., 2000/8669 K. Sayılı Kararının İncelenmesi
1.Giriş
İncelendiğimiz karar kapsamında davacı vekili, tahkim nezdinde görülen yargılamada taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle müvekkilinin davalıdan 2.675.032,70 Fransız frangı alacağı bulunduğunu, alacağın tahsili nedeniyle başlatılan takibe davalının itiraz ederek durduğunu ileri sürerek davalının itirazının iptali ile takibin devamına, %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili açılan bu dava kapsamında davaya cevaplarını mahkemeye sunmamıştır.
2. Mahkemelerin verdiği kararlar
Uyuşmazlığın çözümü noktasında göreve alan hakem heyetince davacının borç tasfiye protokolü uyarınca davalıdan 2.675.032.70 F.F. alacağı bulunduğu, protokolde kabul edilen faiz oranının talepten az olduğu gerekçesiyle davalının itirazının iptali ile takibin devamına, %40 icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Somut uyuşmazlık bünyesinde Yargıtay ise öncelikle hakem kararlarının hangi hallerde temyizen bozulacağını incelemiştir. Bunun akabinde Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu’nun 28.1.1994 tarih ve 93-4/1 Sayılı Kararına atıf yapan yüksek mahkeme bu karar kapsamındaki “tahkim sözleşmesi veya şartında uyuşmazlığın maddi hukuk kurallarına göre çözümlemesi öngörüldüğü taktirde hakemlerin bu kurallar çerçevesinde karar vermek zorunda oldukları buna aykırı karar oluşturulmasının temyiz sebebi sayılacağı” ifadesini vurgulamak suretiyle davalı tarafın ileri sürdüğü temyiz itirazlarının söz konusu bu hususları içermemesinden dolayı davacı yanın aşağıda yer alan itiraz dışında kalan diğer tüm itirazlarının reddine karar vermiştir.
Yargıtay somut uyuşmazlık kapsamında davacının haciz yoluyla ilamsız icra takibine geçtiğini, davalı uyuşmazlığın hakem aracılığıyla çözümleneceğinin kararlaştırıldığını bu nedenle icra takibine girişilemeyeceğini belirtmek suretiyle takibe itiraz ettiğini, bu durumda davacının hakem de itirazın iptali davası açamayacağını ancak usul ekonomisi ilkesi kapsamında davanın tahsil davası olarak görülüp sonuçlandırılmasının mümkün olduğunu ifade ederek hakem kararının bu kapsamda bozulmasına karar vermiştir.
3. Uyuşmazlık Konusu
Yukarıda özetini verdiğimiz uyuşmazlığın konusu hakem tarafından itirazın iptali ve icra inkar tazminatına hükmedilmesi istemine ilişkindir. Somut uyuşmazlıkta davacı haciz yoluyla ilamsız icra takibine geçmiş, davalı yan ise uyuşmazlığın hakem aracılığıyla çözümleneceğinin kararlaştırıldığını bu nedenle icra takibine girişilemeyeceğini belirterek takibe itiraz etmiştir. Yargıtay tarafından davacı yanın hakem nezdinde itirazın iptali davası açamayacağı belirtilerek usul ekonomisi de dikkate alınmak suretiyle hakemde açılan davanın tahsil davası olarak görülüp sonuçlandırılması mümkün olacağı ve hakem kararının bu nedenlerle bozulmasına karar vermiştir.
4. İlgili Kanun ve Diğer Mevzuat Hükümleri
Uyuşmazlık konusuyla ilgili verilmiş olan Yargıtay kararını inceleme esnasında öncelikle konuyla ilişkili olan mevzuat hükümlerinin irdelenmesi gerekli olduğunu düşünüyoruz. Bu noktada ilk olarak tahkim yargılamasının kapsamını belirleyen HMK’nun 408.maddesinden bahsetmek gerekecektir.
Madde 408- (1) Taşınmaz mallar üzerindeki ayni haklardan veya iki tarafın iradelerine tabi olmayan işlerden kaynaklanan uyuşmazlıklar tahkime elverişli değildir.
Tahkime elverişlilik başlığını taşıyan işbu madde hükmüne göre maddenin özünde yer alan temel kriterin kamu düzenine ilişkin tarafların üzerinde irade özgürlüğüne sahip olmadığı uyuşmazlıkların tahkime elverişli olmadığı sonucu çıkarılabilecektir.
Bu noktada yine konumuzla doğrudan ilişkili bulunan HMK’nun 30., 414., ve 439., maddeleri de somut olay bakımından uyuşmazlığı yorumlarken referans alınması gerekecektir.
Aşağıda bu maddelerin tamamı yerine sadece ilgili bölümlerine yer verilecektir.
Madde 30- (1) Hakim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür.
Madde 414- (1) Aksi kararlaştırılmadıkça, tahkim yargılaması sırasında hakem veya hakem kurulu, taraflardan birinin talebi üzerine, bir ihtiyati tedbirin alınmasına veya delil tespitine karar verebilir. Hakem veya hakem kurulu, ihtiyati tedbir kararı vermeyi, uygun bir teminat verilmesine bağlı kılabilir.
Madde 439- (1) Hakem kararına karşı yalnızca iptal davası açılabilir. İptal davası, tahkim yeri bölge adliye mahkemesinde açılır; öncelikle ve ivedilikle görülür.
5. Doktrin Görüşleri
Uyuşmazlığın çözümüne yönelik verilen Yargıtay kararının hukuki yönden incelemesiyle ilgili olarak doktrin çerçevesinde yorumlarda bulunacağımız bu bölümde öncelikli olarak tahkim yargılamasındaki kamu düzeni kavramını irdelemek istiyoruz. Yukarıdaki bölümde yer verdiğimiz HMK’nun 408.maddesi kapsamında kamu düzenine ilişkin olan bir konuya dair hakemlerin yetki sahibi olmayacağı açıkça düzenlenmiştir. Ayrıca yine Yargıtay kararı kapsamında da atıf yapılan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu’nun 28.1.1994 tarih ve 93-4/1 Sayılı Kararında yer aldığı üzere “tahkim sözleşmesi veya şartında uyuşmazlığın maddi hukuk kurallarına göre çözümlemesi öngörüldüğü taktirde hakemlerin bu kurallar çerçevesinde karar vermek zorunda oldukları” ifadesinden hareketle hakem sözleşmesiyle tahkime konu edilen uyuşmazlıkla ilgili ilamsız takip yapılıp yapılamayacağı, ilamsız takip yapılması durumunda itirazın iptali davası açılıp açılamayacağın ve icra inkar tazminatına hükmedilip hükmedilmeyeceği konuları bu bölümde doktrinsel bazda tartışılmış olacaktır.
Doktrindeki bir görüşe göre, tahkim sözleşmesi yapan taraflar, aralarındaki uyuşmazlığın çözümü konusunda “devlet yargısı” haricinde bir yetkili tayin etmişlerdir.