“ORTAK VELAYET”
GİRİŞ
Velayet Hakkının temeli olan evliliği birliğini kurarken kişiler hayatlarının sonuna kadar evli kalmak için birbirlerine söz verirler. Ancak birçok sebepten bu sözler tutulmayabilir. Hayat ilerledikçe ortaya çıkan sorunlar eşleri birbirlerinden uzaklaştırıp söz verdikleri ortak yaşamı sürdürmelerini imkânsız hale getirebilir. Böyle durumlarda başvurulan hukuki yol, boşanmadır. Son derece sıkıntılı bir süreç olabilen boşanma süreci, eşlerin çocukları olması halinde daha da çetrefilli bir hale gelebilir. Boşanmanın en önemli sonuçlarından biri ortak yaşam sona erdikten sonra çocuklar üzerinde evlilik süresince beraber yürütülen velayet hakkının kime bırakılacağı meselesidir. Hukukumuzda, boşanma kararı kesinleştikten sonra boşanma davasına bakan hâkim velayeti eşlerden birine verir. Velayet hakkı kendisine bırakılmayan eş de belirli zamanlarda çocuğu görme hakkına sahip olur. Bu durum kimi zaman, özellikle çekişmeli boşanmalarda eşler arasında sorunlara yol açabilmekte, bu sorunlar çocuğu olumsuz etkileyebilmektedir. İşte bu sorunların aşılmasını sağlamak adına son yıllarda öne çıkan “ortak velayet”, yani boşandıktan sonra çocuğun velayetinin eşlerin ikisine birden verilme eğilimi yargı kararları ve doktrinsel anlamda birçok tartışmayı beraberinde getirmiştir. Bu çalışma kapsamında öncelikle velayet hakkının temelini oluşturan düzenlemelerden bahsedilip daha sonra da “ortak velayet” kavramının Türk Medeni Hukuku sistemi içerisindeki yeri irdelenmeye çalışılacaktır.
1. Velayet Hakkının Tanımı, Türk Hukuk Sistemi İçerisindeki Yeri ve Hukuki Niteliği
1.1.Velayet Kavramı ve Velayet Hakkının Tanımı
Arapça kökenli “velayet” sözcüğü; “velilik, otorite, yetke” anlamına gelmektedir (Türk Dil Kurumu İnternet Sözlüğü). “Dostluk, yakınlık, sahiplik” anlamlarına gelen “vela” kökünden türemekte olan “velayet” sözcüğü aynı zamanda “hükmetme, yönetme, başka bir insana söz geçirme hakkı” anlamlarını da içermektedir.