Yükün Ziya Ve Hasarından Kaynaklı Sigortacının Taşıyana Karşı Tazminat Talebinin Şartları

1. Genel Olarak
Deniz ticaret hukuku kapsamında sigortacının taşıyana rücu hakkının temelini halefiyet ilkesi oluşturmaktadır. Halefîyet ilkesine göre sigortacı ödediği tazminat dolayısıyla sigortalının haklarına sahip olur ve üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya dava açabilir. Bu ilkenin bir sonucu olarak sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren kişinin yerine geçer, onun halefi olur. Böylece, zarara neden olan kişilere karşı sigorta ettirenin açabileceği tüm davaları sigortacı açar ve meydana gelen zararın tazminine ilişkin talep haklarını kullanır. Ancak, sigortacı, zararın tamamını karşılamamışsa sigortalının ödenmeyen kısma ilişkin talep hakları sona ermez. Bu durumda sigortacı, tazmin ettiği zarar ölçüsünde sigortalının halefi olur ve zarardan sorumlu olan kişilere karşı rücu hakkını kullanır.

2.Türk Ticaret Kanunu Kapsamında Sigortacının Rücu Hakkının Esasları
2.1.Zararın Sigortacı Tarafından Karşılanması
Sigortacıya rücu hakkı tanınması iki esasa dayanır. Öncelikle, zarar sigortalarının temelinde yatan zenginleşme yasağının bir sonucu olarak, sigorta ettirenin uğradığı zararı bir kez tazmin etmesi gerekmektedir (tek tazmin fonksiyonu). Bu çerçevede, sigorta şirketinden tazminatı alan sigortalının zarar verene başvuru hakkının da sona ermesi şarttır. Aksi halde, sigortalı, uğradığı zararın tazminini sigortacının dışında bir de zarar verenden talep edebilecektir. Halefiyet kuralı gereğince, sigorta ettiren tazmin edilen zarar miktarı ölçüsünde zarar verene başvuru hakkını kaybetmekte ve bu hak sigorta şirketine intikal etmektedir. Yargıtay kararlarında da bu husus vurgulanarak, sigorta ettirenin bir yandan zarar verenden uğradığı zararı karşılarken, diğer yandan sigorta şirketine başvurarak tazminat almasının sebepsiz zenginleşme niteliği taşıyacağı hükme bağlanmıştır.

2.2.Zarardan Asıl Sorumluya Başvuru İmkânı
İkinci olarak, sigortacı, halefiyet ilkesi sayesinde, zarardan asıl sorumlu olan kişiye başvurarak bu kişinin neden olduğu zararın sonuçlarına katlanmasını sağlayabilmektedir (ceza fonksiyonu). Gerçekten, sigorta teminatı olmasaydı, zarar gören, uğradığı zararın tazmini için haksız fiil hükümlerine göre sorumluluğu bulunan kişilere müracaatla tazminat talebinde bulunacak idi. Sigorta sözleşmesi sayesinde, zarar gören sigortalı bu yükten kurtulmakta ve uğradığı zararı sigortacıdan tazmin etmektedir. İşte halefiyet ilkesi sayesinde, sigortacı, sigortalının yerine geçerek zarar verenden tazminat talebinde bulunmakta ve böylece kusuru ölçüsünde bu kişiye başvurabilmektedir. Hiç kuşkusuz, üçüncü kişinin zarardan sorumlu tutulabilmesi için kusurlu olması ve zararı tazmin yükümlülüğünün doğmuş olması gerekir. Aksi halde, sigortacı, ödediği tazminata bizzat katlanmak zorunda kalacaktır. Nitekim, 17.01.1972 tarih ve 2/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da, “sigortalının ne hakkı varsa bunların sigortacıya geçeceği, sigortacının sigorta ettirenin bütün def’ ilerini zarardan sorumlu olana karşı ileri sürebileceği haksız eyleme dayanan rücu davalarında haksız eylem kurallarının uygulanacağı ve sigortacının kanuni halef sıfatıyla bu kurallara göre tazminat isteyeceği, açtığı davanın sigorta ettirenin aynı şahıs aleyhine açabileceği davanın zamanaşımına tabi ve aynı tarihte başlayacağı” öngörülmüştür. Aynı şekilde, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin bir kararında da ifade edildiği üzere, kusuru olmaksızın zarara neden olan bir kişiye karşı sigorta şirketinin rücu davası açması mümkün değildir.

 

Devamı İçin Lütfen İlgili PDF dosyasını indirin